– Medicana Ataşehir Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Pınar Gökçen:
– “Tedavi sürecinde endokrinoloji, gastroenteroloji, genel cerrahi, psikiyatri, diyetisyen ve spor eğitmeni ekibin parçası olmalıdır. Ancak en temel faktör hasta uyumudur”
İSTANBUL (AA) – Medicana Ataşehir Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Pınar Gökçen, obezitenin, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir hastalık haline geldiğini, tedavisinin uzun soluklu ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini belirtti.
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Gökçen, Dünya Sağlık Örgütü'nün obeziteyi insan sağlığını tehdit eden çok sayıda hastalıkla ilişkili ve uzun dönem komplikasyonları olan aşırı ya da anormal yağ birikimi olarak tanımladığını aktardı.
Doç. Dr. Gökçen, obezite varlığından bahsedebilmek için vücut kitle indeksinin 30 kg/m2 ve üzerinde olması gerektiğine işaret ederek, “Dünya genelinde yüzlerce milyon insanı etkileyen ciddi bir hastalık haline gelen obezitenin tedavisi uzun soluklu ve multidisipliner bir yaklaşım gerektiriyor. Tedavi sürecinde endokrinoloji, gastroenteroloji, genel cerrahi, psikiyatri, diyetisyen ve spor eğitmeni ekibin parçası olmalıdır. Ancak en temel faktör hasta uyumudur.” değerlendirmesinde bulundu.
– Mide odaklı tedaviler
Doç. Dr. Pınar Gökçen, obezite için farklı tedavi yöntemleri olduğunu belirterek, tedavi yöntemlerine ilişkin bilgi verdi.
Obezite tedavilerinde bariatrik cerrahiyle birlikte bariatrik endoskopik yöntemlerde de hızlı gelişmeler olduğunu aktaran Gökçen, “Artık bu tedaviler 2019 itibarıyla endokrinoloji, obezite cemiyeti ve metabolik bariatrik derneklerinin klavuzlarına başlangıç tedaviler olarak girdi. Tedaviler en sık olarak mide odaklıdır. FDA onayı olan ve mide volümünün azaltılmasına yönelik metotlardır. Bunlar mide balonları ve mide plikasyonudur. Bunun dışında henüz FDA onayı olmayan mide botoksu yöntemi de kullanılmaya başlanmıştır.” bilgilerini paylaştı.
En sık uyguladıkları endoskopik bariatrik yöntemin mide içine balon yerleştirilmesi olduğunu anlatan Gökçen, şunları kaydetti:
“Balon yerleştirildikten sonra mide içindeki mekanik reseptörlerin aktive edilmesiyle vagus siniri aracılığıyla beyindeki tokluk merkezi uyarılır ve aynı zamanda mide boşalması yavaşlar. İlk intragastrik balon 1985 yılında takılmıştır. Bu tarihten itibaren de çeşitli boyut ve şekillerde pek çok balon modeli geliştirilmiştir. Botoks uygulamasında enjektör yardımı ile botulinum toksin A'yı mide çıkışına ve/veya midenin kasılma merkezine enjekte ediyoruz. Böylece mide boşalması gecikiyor ve erken doygunluk hissi sağlanıyor. Tedavi etkinliğinin 3-6 ay arasında olduğunu söylemeliyiz. Hastalarda yüzde 10'a kadar kilo kaybı sağlayabiliyoruz. Ancak balon tedavisi kadar etkin olmadığını söylemeliyiz ve mutlaka spor ve diyeti ile desteklenmesini istiyoruz.”
Gökçen, son yıllarda dünyada bazı merkezlerde yapılmaya başlanan endoskopik yöntem olan sleeve gastroplastinin, ağızdan bir kamera yardımıyla mideye girilmek suretiyle yapıldığını bildirdi.
İşlemin karında herhangi bir kesi veya ameliyat izi olmaksızın endoskopik yöntemle yapılan bir uygulama olduğunu vurgulayan Gökçen, hasta anestezi altında uyutulurken, endoskopik özellikli cihazlar yardımıyla midenin içerisinden dikilerek mideyi küçültmeye ve mide hacmini azaltmaya yarayan bir yöntem olduğunu kaydetti.
Gökçen, hastayı botoks ya da balon uygulamasından hemen sonra taburcu ettiklerini belirterek, şu bilgileri verdi:
“Hastanede kalış gerekmiyor. İlk üç gün sıvı beslenme öneriyoruz. Şekersiz, tanesiz komposto suyu, et suyu, tavuk suyu, kemik suyu, laktozsuz süt rahatlıkla tüketilebilir. Portakal, mandalina gibi asitli meyve suları ve kahve önermiyoruz. Çok sıcak ya da çok soğuk olmayan sıvı tüketimi öneriyoruz. Dördüncü günden sonra püre kıvamında gıdalara ve yaklaşık onuncu günde de katı gıdalara geçiyoruz ve diyetisyen desteği alıyoruz. Genel olarak porsiyonlar küçüleceğinden az az, sık sık beslenme, yeterli su tüketiminin sağlanması ve şekerli gıdalardan ve alkolden uzak durmayı öneriyoruz.”