– Fındık Araştırma Enstitüsünce yürütülen “Karayemiş Genetik Kaynakları Projesi” kapsamında, geçmiş yıllarda koruma altına alınan 89 genotipe ek olarak yeni türlere ulaşmak için çalışma yürütülüyor
– Proje ile Karadeniz’in yanı sıra Marmara’da farklı gen yapısındaki karayemişlerin de kayıt altına alınması hedefleniyor
GİRESUN – GÜLTEKİN YETGİN – Giresun'da Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Fındık Araştırma Enstitüsünce (FAE), karayemişin geçmiş yıllarda koruma altına alınan türlerine ilave olarak farklı genetik özelliklere sahip yeni türlerinin de tespit edilerek gen bahçesine aktarılması amacıyla çalışma başlatıldı.
FAE Müdürü Aysun Akar, AA muhabirine, Karadeniz Bölgesi'nde fındık üretimini geliştirmek ve sorunlara çözüm bulmak amacıyla kurulan enstitünün, fındığın yanı sıra karayemiş ve kivi türlerinin de koruma altına alınması için çeşitli projeleri hayata geçirdiğini söyledi.
Karayemişle ilgili 1990'dan bu yana çalışma yaptıklarını belirten Akar, farklılıkları tespit edilen 89 genotipteki karayemişin gen bahçesine aktarıldığını ifade etti.
Akar, gen bahçesine aktarılan karayemiş türleri arasında şubat, eylül ve ekimde de meyve verenler olduğunu, meyve verme tarihi, şekli, rengi, meyvesinin çekirdekten ayrılma durumu ve tat burukluğu bakımından çok farklı genotiplerin ellerinde bulunduğunu dile getirdi.
Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğünün yıl içinde gerçekleştirdiği değerlendirme toplantıları sonucunda, “Karayemiş Genetik Kaynakları Projesi”nin bir kez daha destekleme aldığına işaret eden Akar, bu doğrultuda çalışmalara başladıklarını kaydetti.
Akar, karayemişin ılıman iklim koşullarına uygun bir meyve türü olduğuna dikkati çekerek, “Karayemiş, Türkiye'de ağırlıklı Karadeniz Bölgesi'nde bulunuyor. Bunun yanı sıra Marmara'da Bursa, Edirne ve Tekirdağ tarafında da bulunduğunu biliyoruz, yeni dönemde bu bölgede çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi.
– Pazar değerinin artması için çalışma yapılacak
Karayemişin pazar değerinin istenilen düzeyde olmadığının altını çizen Akar, aynı zamanda ürünün pazar değerini de artırma yönünde çalışma yapacakları bilgisini paylaştı.
Karayemişin Giresun'da “taflan”, Rize ve Trabzon'da ise “laz kirazı” ya da “Gürcü kirazı” gibi farklı isimlerle de bilindiğini belirten Akar, tat, meyve rengi, burukluk ve meyve iriliği bakımından çok farklı türleri bulunduğunu aktardı.
Akar, kayıt altına alınan karayemiş türlerindeki farklılıkları şöyle anlattı:
“Aynı bölgede hatta aynı ilde yetişen karayemiş türleri dahi birbirinden farklı olabiliyor. Meyvenin büyüklük açısından az iri taneliden çok iri taneliye, renk olarak sarıdan koyu kırmızı tonlara, tat olarak ise az burukluktan çok burukluğa doğru gidişat gözlemlediğimizi anlatabiliriz. 'Giresun'daki karayemişin tadı daha az buruk, Trabzon'dakinin rengi daha kırmızı' gibi bir söylemde bulunmak yanlış olur çünkü aynı il içinde bile değişiklikler olabiliyor.”
Karayemişin meyve olarak direkt tüketildiği gibi, farklı işlemlerden geçirilerek de sofralarda yer bulduğunu belirten Akar, “Özellikle Rize'de karayemişin kurutularak tüketildiğini biliyoruz. Yöre halkı kurutup, kış mevsiminde çerez olarak tüketebiliyor hatta çekirdekli olarak kurutuyorlar. Giresun'da ise tuzlaması ve kış mevsiminde kavrularak yapılan yemeği çok meşhurdur. Lezzetli, besin değeri yüksek bir yemektir.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı